karışık durum

karışık durum
n. riptide, troubled waters, Mickey Mouse

Turkish-English dictionary. 2013.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • düğüm — is. 1) İplik, ip, halat vb. bükülebilir şeyleri kıvırıp kendi üzerine veya birbirine dolayarak yapılan boğum 2) mec. Anlaşılamayan, çözülemeyen karışık durum İçi ne kadar karışık olursa olsun, bu samimiyet her düğümü çözer. P. Safa 3) ed. Edebî… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arapsaçı — 1. is. Çözümlenemeyecek kadar karışık durum Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller arapsaçı gibi arapsaçına dönmek 2. is., bit. b. Küçük, yuvarlak ve çok sık yeşil yaprakları olan, uzadıkça aşağı doğru sarkan bir tür süs bitkisi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • curcuna — is. 1) Gürültülü, karışık durum Adnan yatağına uzanmış, dün geceki curcunayı düşünüyordu. M. C. Kuntay 2) Alaturka müzikte hızlı bir usul Sonra bir curcuna havası söyledi ve üç yabancı da dâhil olduğu hâlde salondakilerin hepsini oynattı. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karmaşmak — nsz Bir şey başka bir şeyle birleşerek karışık durum almak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karanlık — sf., ğı 1) Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan 2) is. Işık olmama durumu Biz, karanlığın içinde ilerliyoruz. H. Taner 3) mec. Yasalara, töreye uygun olmayan Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar. M. Ş. Esendal 4) mec.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çalkantı — is. 1) Deniz ve gölde dalgalanma 2) Çalkanmış şey Yumurta çalkantısı. 3) Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp 4) mec. Coşku Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı. B. Necatigil 5) mec. Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çatal kazık — is., ğı Sonuçta ne olacağı belirsiz, karışık, karanlık ve şüpheli durum Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • haykırmak — nsz 1) Telaş, şikâyet vb. sebeplerle yüksek sesle bağırmak Bana katil diye haykıracak zannettiğim çehrenin parlaklığına aynada bakamadım. H. E. Adıvar 2) Çağırmak, seslenmek Kahkahayla karışık bir sesle merdivenden aşağı haykırdım. Y. Z. Ortaç 3) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karine — is., esk., Ar. ḳarīne 1) Karışık bir iş veya sorunun anlaşılmasına, çözümlenmesine yarayan durum, ipucu 2) Belirti Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller karine ile anlamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • labirent — is., Fr. labyrinthe 1) Çıkış yeri kolay bulunamayacak kadar karışık koridorları olan yapı Bu labirentte yolumu kaybedip gitmem işten değildi. Y. K. Karaosmanoğlu 2) mec. İçinden çıkılması güç veya imkânsız durum, sorun …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mücerret — sf., di, esk., Ar. mucerred 1) Soyut Bir nevi mücerret şiir demek olan tekerlemeleri dinlemek ister. A. H. Çelebi 2) Evlenmemiş, bekâr Yavrum, gençsin, dilbersin, mücerretsin. S. M. Alus 3) Katışık ve karışık olmayan 4) is., dbl. Yalın durum 5)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”